3 Kasım 2007 Cumartesi

Türkiyenin en çok satan gazetesi

Türkiyenin en çok satan gazetesi, rakipsiz olma yolunda hızla ilerlemeye devam ediyor.. Bu hızlı büyümenin bitmemesini dileriz. Posta gazetesi

22 Ağustos 2007 Çarşamba

Posta Gazetesi Müdürü ile söyleşi

Posta gazetesinin internette bulunmamasının ve posta gazetesi hakkındaki tüm bilgileri aşağıda Rıfat ABABAY Dan dinleyeceğiz. Kendisi posta gazetesinin genel yayın yönetmeni.


Söyleşi: Rıfat ABABAY

Babam gibi gazete yapıyorum

Posta Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rıfat Ababay gazetesini son iki yılda “Türkiye’nin en çok satan gazetesi” düzeyine ulaştırdı. Başarısının sırrını ise “annenizin, babanızın anlamayacağı, utanacağı ve bakmak istemeyeceği haberi koymuyoruz” diye açıklıyor

Posta gazetesinin öyküsü aslında tam bir başarı öyküsü. Tirajı ilk zamanlar ulaştığı 750 binden 50 bine kadar düşen, ancak Rıfat Ababay’ın ısrarı ile devam kararı alınan Posta Gazetesi’nin hikayesi aynı zamanda Türk basınının son 10 yıllık tarihinin de özeti gibi. Posta Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rıfat Ababay, başarı öyküsünü dergimize anlattı

Türkiye’nin çok köklü gazeteleri var. Ancak siz daha 10 yaşındasınız ve Türkiye’nin en çok satan gazetesi oldunuz. Bu başarının arkasında ne var?
Son 10 yılda bir sürü gazete girdi piyasaya. Bunların arasında bir tek Posta sayısal anlamda, tiraj anlamında başarılı olabildi. Bizle beraber çıkanların hepsi kapandı. Posta ilk başta fiyatı ucuz içeriği “pahalı” bir yayın yapmak için yola çıktı. Eskiden fiyatı ucuz olan gazetelerin içeriği de “ucuz” oluyordu. Posta ilk defa fiyatı ucuz ama içeriği “pahalı” bir gazete olarak çıktı. Pahalılığı içeriğinin zengin ve düzgün olması anlamında kullanıyorum. İlk yıl Posta başarılı bir şekilde gitti, tirajı 750 bine kadar çıktı. Bir milyon tiraj bekleniyordu ama Posta’nın ilk günkü tirajı 116 bindi. Çok ucuz fiyata çıkmasına rağmen ilk gün ancak 116 bin adet sattı. Fakat pes edilmedi. Ben o zaman yazı işleri, Mehmet Yılmaz da genel yayın müdürüydü, tirajı 750 bine kadar getirdik. Fakat daha sonra büyük bir promosyon dönemi başladı Türkiye’de. Sabah gazetesinin başını çektiği promosyon furyası herkesi etkiledi. Biz de girdik sonra bu işe. Ama bizim amacımız para kazanmaktı. Fakat iş bir müddet sonra bozuldu, evdeki hesap çarşıya uymadı ve şirazesinden çıktı iş. Böylece biz gazeteye zam yapmak zorunda kaldık, promosyonun altından kalkalım diye. Çamaşır makinesi, bulaşık makinesi verdik... Öyle bir yere geldik ki gazete 2 milyon 500 bin liraya satılmaya başladı. Mallar pahalı geldi, bunun altından kalkalım diye sürekli zam yapmak zorunda kaldık. Sonra bir gün geldi ve promosyonlar bitti. Promosyonlar bitince gazetenin tirajı bir anda 50 bin, 60 bin seviyesine düştü. Sekiz sene önce temmuz ayında oluyor bu olay. Bu sırada Radikal gazetesi çıkma aşamasına gelmişti. Mehmet Yılmaz ve buradan bazı arkadaşlar bir ekip olarak oraya geçtiler. Böylece Posta 60 bin tirajı ve ağır toplarını kaybetmiş olarak kaldı. Posta’da çok az bir çalışan kaldık. “Kapatalım mı, deneyelim mi” diye bir süreç geçirdi patron. Ben devam etsin diye ısrar ettim. Mehmet Yılmaz da ısrar etti ve devam kararı alındı.

Promosyon konusu hem gazetelere hem de sanayicilere büyük darbe vurdu.
Öyle bir hale gelmiştik ki- bizim gazetede olmadı ama- yazı işleri toplantısında çarşaf kalitesine bakılıyordu. Beş tane çarşaf getiriliyordu, hangisi daha ucuz, hangisi, kaliteli diye bakılıyordu. Sanayici de büyük darbe aldı bundan. Onlar da ellerindeki malları satamadı.

Aslında son 10 yılın basın tarihi özetini de yaptınız... Peki yeniden yükseliş nasıl gerçekleşti?
50 bin ile 75 bin arasında tiraj, bir tane reklam yok, hiçbir şey yok ve biz bu noktada aldık gazeteyi. Tabii ki sinir bozucu bir durum. Ben sağlığım iflas etme noktasına gelene kadar Posta’yı yeniden diriltmek için uğraştım. Aslında tam bir başarı öyküsüdür bu. Bir gazetenin kapanma noktasından üç-beş amatör arkadaşla beraber, Türkiye’nin en çok satan gazetesi durumuna gelmesi bence çok büyük bir şey.

Promosyonun bitmesiyle siz yeniden haberciliğe mi önem verdiniz?
Söyle bir şey söyleyeyim. Türkiye’de iki tane gazetenin üzerinde genel yayın müdürlerinin kişiliğini görebiliyorsun. Mesela Milliyet gazetesinde genel yayın yönetmeninin kişiliği çok fazla gözükmez. Milliyet’in belli bir çizgisi, yapısı vardır, onun içinde gider. Radikal gazetesinde genel yayın müdürünün damgası çok fazla görünmez. Böyle iki gazete var: Biri Posta, diğeri Hürriyet. Bu iki gazetede genel yayın müdürlerinin imzası vardır. Yayın müdürlerine benziyor bu gazeteler. Nitekim en çok bu iki gazete satıyor. Benim orada kendi kişiliğim var. Ben renkli giyinmeyi seven birisiyim, gördüğünüz gibi, çoraplarım da kazağım da renkli... Gazete de öyle. Ben kendim gibi gazete çıkarıyorum.

Gazeteciliğin yanı sıra bir ticari başarı da söz konusu...
Posta’nın birazcık toparlanma sürecinde aldığımız reklam aylık 70 bin dolardı. Biz bu yıl 50 milyon dolar reklam almayı hedefliyoruz. Bunu ekonomiye yakın oldukları için sizin okuyucularınız daha iyi anlayacaklardır. Hiçbir marka yoktur, sekiz sene içinde 70 bin dolarlık reklam gelirinden 45-50 milyon dolara çıkan.

Gazete çıkarmak toplumsal sorumluluğu da olan bir iş. Gazetenin yaşaması için kârlı da olması lazım. Bu süreçte hangisi sizin için daha önemli oldu? Bu dengeyi sağlamakta zorlandınız mı?
Bunlar birbiriyle bağlantılı şeyler. Gazete iyi satacak, toplumda bir yeri olacak. Sonuçta gazete dediğin bir ticari işletmedir, ama şekerci dükkanından farklıdır, etik kuralları farklıdır ama sonuçta bir ticari işletmedir. Sonuçta hiç kimse cebinden para verip bir gazeteyi yaşatmak istemez. Aydın Doğan bence zeki bir işadamı. Zaten başarılarından belli.Aydın bey her zaman diyor ki “gazete zarar etmeye başlarsa buna hiç kimse dayanamaz.” Çok ciddi bir ayrıntı. Çünkü gazete günlük zarar eden bir şeydir. Her gün gazete basılıyor ve her gün zarar ediyorsun. 300 bin liraya mal ediyorsun, 200 bin liraya satıyorsun. Nasıl dayanırsın buna? Gazetenin günlük zararına dayanılmaz. Gazete en azından ayakta durmak zorunda olan bir işletmedir.

Gelecek hedefleriniz nedir?
Tiraj olarak zaten birinciyiz. Hürriyet gazetesi ile aramızda 156 bin tiraj var ( 9 Nisan). Biz onların önündeyiz. Ama bu sayısal bir şey, Türkiye’nin en büyük gazetesi Hürriyet’tir. Ben bir enteresan tanımlama yapıyorum bu konuda: bizler gazeteyiz, Hürriyet ise Hürriyet’tir. Posta gazetesi, Sabah gazetesi... Hürriyet’in böyle bir takısı yok, Hürriyet o. O bir marka.
Sizinle aynı fiyata satılan başka gazeteler de var. Halkın sizi tercih etmesinin nedeni nedir?
Biz daha önce 250 bin liraya satıyorduk. Sonra arada fiyatımızı 150 bin liraya indirdik, şimdi 200 bin liraya geldik ve yakın bir gelecekte tekrar eski fiyatımıza geri döneceğiz. Biz 250 bin liraya satılırken, 250 bir liraya satılan diğer dört gazetenin toplam tirajı bir tane Posta yapıyordu. Önemli bir şey bu... Peki neden böyle? Ben diyorum ki “Ben babam gibi gazete yapıyorum.” Benim babam bir tıp doktoruydu. Bilimle meşgul olan bir kalp doktoruydu. Fakat bilimsel kimliğinin yanında çok da düzgün bir Müslüman’dı. Cuma namazlarını kaçırmamaya çalışırdı, oruç tutardı. Bunun yanında bir davette de en iyi babam içerdi. Arkadan kalkıp en şahane şekilde dans da ederdi, ama Ramazan’da içki içmezdi. Posta da böyle bir gazete. Bilime gayet saygılı, öbür tarafta magazini de var. Ramazan geldiği zaman dini sayfa da yapıyor ama Ramazan bitince en güzel kadın resmini de Posta basıyor. Tam bir Türkiye yani. Kendine ait kuralları var, insanların özel hayatlarına ne kadar girilebilir biliyor, Türk insanı neye kızar onu biliyor, herkesin dinine saygılı. O yüzden “babama benziyor”, diyorum. Babam öldüğü zaman hava çok soğuk olmasına rağmen Teşvikiye Camii avlusuna sığmamıştı insanlar. Demek ki insanlar onu çok seviyordu. Babam asla fanatik değildi. Fenerbahçe’yi tutardı, maç seyrederdi televizyonda ama Fener gol yediği zaman rakı bardağını yere vurmazdı. Ben çok güzel futbol da veriyorum, “ölümüne diye” başlık atmıyorum o yüzden. Annen, baban ne düşünüyorsa Posta da öyle düşünüyor. Çok güzel bir konseptimiz var bizim: Annemizin, babamızın anlamayacağı, utanacağı ve bakmak istemeyeceği haberi koymuyoruz. Hiç kimseye bilmece çözdürmüyoruz. Şu gazetenin birinci sayfasında okuyup da içinde anlayamayacağın bir tek haber varsa paranı iade ederim.

Neden internette yoksunuz?
Ben bu internet işine şiddetle karşıyım. Biz burada ticari bir faaliyet gösteriyoruz. Bir mal ortaya çıkarıyoruz. Amacımız nedir bu yayını çıkarmakla? Para kazanmak. Biz para kazanacağız, arkadaşlar kazanacak, işletme kazanacak, vergi vereceğiz. Ben bunu yapıyorum. Akşam da biri oturuyor bilgisayarın başına, hiçbir ücret vermeden yaptıklarımı okuyor. Olur mu böyle bir şey, parayla yapılan bir şey bedava verilebilir mi?

Türkiye’de toplam gazete tirajının az olmasını neye bağlıyorsunuz?
Dünyanın her yerinde eğitim düzeyi daha aşağı indikçe gazete okuma oranı artıyor. Posta daha rahat anlaşılır bir gazete, daha yumuşak bir gazete, eğitim seviyesi düşük olan insanlar tarafından satın alınıyor. Mesela Radikal okuyucularının eğitim seviyesi çok daha yüksek, ama Radikal okuyanların sayısı kaç? The Sun’a, Bild’e bakın. En renkli, en rahat anlaşılan gazeteler bunlar. Dolayısıyla gazete satışı kültür seviyesiyle çok ilgili. Türkiye’de üst kültür seviyesindeki insanlar gazete okumuyor.

Bu üst kültür seviyesindeki insanların az olmasıyla bağlantılı değil mi bu durum?
Okumuyorlar, devamlı mazeretleri var. Aldım evde okuyacağım, diyor. Etrafınızdaki bu tip insanlara o günkü gazetelerin manşetlerini sorun. Hepsinin devamlı mazeretleri var: hep aynı şeyleri yazıyorsunuz, çok kötümsersiniz ya da çok iyimsersiniz gibi, okumamak için hep mazeret buluyorlar. Ama bir taksici bile günde üç dört gazete okuyor. Türkiye’de kanaat önderleri çok sessiz. Hiç tepki vermiyor. Ama halk tepkili. Bu arada abuk sabuk şeylere de tepki veriyor. Arkadaşlarımı o yüzden anlaşılır olmak için sık sık uyarıyorum. Mesela Akdeniz diyeti diye bir yazı dizisi hazırladık. Akın akın telefon geliyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden bir lise öğretmeni arıyor. Adam ne diyor biliyor musunuz? “Size çok alındık, devamlı Akdeniz diyeti veriyorsunuz, ne zaman Güneydoğu diyeti vereceksiniz?” Fıkra gibi ama gerçek.

Kaynak: Bursaekonomi

Posta Gazetesi Artık Burada

Bundan Sonra Posta Gazetesi Hakkında her türlü detaylı bilgilerle sizlerle olacağız, bizi takip edin posta gazetesi okurları pişman olmayacaksınız. Sürekli güncel bir posta gazetesi tanıtım sitesi yolunda ilerleyeceğiz..